Ablalarımlaaramda 16 ve 12 yaş olduğu için ne kadar büyürsem büyüğüm yine de çocuk gibi hissediyorum. Benim de yeğenim var 2 yaşında onun sayesinde biraz daha büyük hissedebiliyorum. Ablamlarla hep kavga ederdim şimdi evlendiler ve uzak yerlerde yaşıyorlar onları özlüyorum. Bir de tek çocuk gibi hissediyorum
diyetutturdum bu sefer de. Nurcan, sevimlilik ve komikliğin bu işi halledemeyeceğini anlayınca Zeynep'i geri çağırdı. Girince dire sarıldım ona. Fenerbahçe'li sweatshirti yumuşacıktı her zamanki gibi. Beni kendinden ayırdı. "Eve gitmek istiyorum." diye tekrarladım. "İzem, bak ağlamak istiyorsan ağla, ama bir dinle.
Ölümşoyle cevaplamiş sen tatli ama yalansin bense aci ve gerceğim.. doğru demiş ölüm. biz birgun elbette toprağa altinda gidiceğiz .. .aci ama gerçek ben o kadar gitmek istiyorumki çunku sevdiklerimi çok özledim burda bana ait birşey yok.. bakalim bunu sadece allah bilir.. hayatimiz oyle.. sabirli ol allaha guven
Sizinsevdiğiniz, ama ondan yana bir soğukluk görüyorsanız 3 gün gibi kısa zaman içinde size bir yaklaşımda bulunmaya çalıştığını ve irtibata geçtiğini görebilirsiniz. Önemli olan burada inancınızı kaybetmeden duanızı tamamlamanızdır. Ve kimselere dua ettiğinizden söz etmeyerek kabul edileceği günü beklemelisiniz.
Senyalan söylemezsin hiç, söyle beni seviyor mu? Baba! Bak ben çok ciddiyim ortalık fena karışık. Baba, bana 'oğlum' de 'hadi eve gidelim' Baba! Söylesene bana, beni neden sevmiyor?" Öyle işte.. Masada ağzına kadar dolu bir küllük dolapta yarım bi 35'lik. Gece gece içim elvermedi dökülmesine.. İçeyim bari.. Eyvallah
v7CVw5. 22 Aralık 2019 Mademoiselle 2,159 puan tarafından cevaplandı Bazı cevapları okudum çok şükür iyiyiz yazmışlar. Ha hahahah ahahah benim görümcelerde verebilirim size fenalık fesatlık kıskançlık hepsi var eşimle evlenmeyelim diye tüm görümcelerim eşimin abisi ve kaygan bir oldular hepsi koalisyon içinde Allah nasip etti tüm zorlukları aştık evlendik çok şükür mutluyuz bin şükür. Görümcelerim hala düğünden bahsediyorlar erken oldu daha zamanı vardı bilmem ney. yık konuşmuşuz daha ne kadar bekliycez? Bundan kime ne? Şimdi de ayırmak için çabalıyorlar eşimin aklına olmadık şeyler sokuyorlar Allaha havale ediyorum hepsini
Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman meleklerine ne buyurur? Allah'ın sevdiğini sevmekle ile ilgili hadis...Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e “Allah filanı seviyor, onu sen de sev!” diye emreder. Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına - Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de seviniz! diye hitâbeder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır. Buhârî, Bedü’l-halk 6, Edeb 41, Tevhîd 33; Müslim, Birr 157. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre 19,7 Müslim’in rivâyetinde Birr 157 Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lem’in şöyle buyurduğu kaydedilmektedir Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e - “Ben filanı seviyorum onu sen de sev!” diye emreder. Cebrâil onu sever ve sonra gök halkına - Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz, diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır. Allah Teâlâ bir kula buğzettiği zaman, Cebrâil’e - “Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!” diye emreder. Cebrâil de onu sevmez. Sonra Cebrâil gök halkına - Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin, der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra da yeryüzündekilerde o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır. Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Önce şu noktayı belirtelim ki, Allah Teâlâ’nın kulunu sevmesi demek, o kul için hayır murad etmesi, ona hidâyet ve nimet vermesi demektir. Allah Teâlâ’nın buğzetmesi de kulun azgınlığını artırıp azâd etmesi demektir. Gök halkı veya semâ ehli, meleklerdir. Başta Cebrâil aleyhisselâm olmak üzere meleklerin bir kulu sevmesi, o kul için dua ve istiğfarda bulunmaları anlamına gelir. Hadisin ikinci kısmı yani kin ve nefretle ilgili bölümü Buhârî’de yer almamaktadır. Nevevî merhum bu sebeple önce Buhârî ile Müslim arasında müşterek olan kısmı vermiş, sonra da Müslim’deki ilâveyi zikretmiştir. Hadîs-i şerîften anlaşılmaktadır ki, Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman onu meleklere ve insanlara da sevdirir. Allah Teâlâ bir kulu sevdikten sonra onu Cebrâil ve insanların sevip sevmemesi aslında hiç önemli değildir. Ancak Allah Teâlâ sevdiği kuluna daha ziyâde ikram ve iltifat etmek için onu meleklere ve sâlih insanlara da sevdirmektedir. Nitekim Meryem sûresi’nin 96. âyetinde şöyle buyurulmaktadır “İman edip yararlı işler yapanlara Rahman olan Allah gönüllerde sevgi uyandırır.” Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ âyetteki bu “sevgi uyandırma”yı, “Allah’ın onları sevmesi ve sevdirmesi” şeklinde yorumlamıştır. Böylece âyet ile hadisimiz arasındaki uyum tam mânasıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Aynı şekilde Allah Teâlâ sevmediği kişiyi meleklere ve iyi insanlara sevdirmez. Bunun nasıl gerçekleştiği ise, hadisimizde açıklanmaktadır. Buradan şu sonucu çıkarmamız pek normaldir Müslümanlar arasında sevilen bir kişinin bu durumu, onun Allah katında da sevildiğinin göstergesidir. Aynı şekilde sâlih insanların ve müslümanların nefret ettiği kişinin bu durumu da, onun Allah’ın buğzettiği bir kişi olduğunu gösterir. O halde kimlerin kimler tarafından sevildiği ve kimler tarafından sevilmediği son derece büyük önem arzetmektedir. Hadisten Öğrenmemiz Gerekenler Allah’ın kulunu sevmesi gizli kalmaz. Allah Teâlâ sevdiği kulunu meleklere ve sâlih kullarına da sevdirir. İnsanlar, toplumdaki durumlarına bakarak, Allah katındaki yerlerinin ne olduğunu tahmin edebilirler. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli Asistan Doktor Mustafa Yalçın, önceki gün sabah saat saatlerinde, "Kayak yapmaya gidiyorum" diyerek evden çıktı. Otomobiliyle evden ayrılan Yalçın'dan haber alamayan yakınları, durumu polis ile jandarma ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, aracın Uludağ yoluna doğru gittiğini tespit etti. Bölgede yapılan arama çalışmasında, Yalçın'ın otomobili, Uludağ yolunun 11'inci kilometresinde terk edilmiş olarak KARIŞTIRIP İNTİHAR ETMİŞOtomobilin terk edildiği alan üzerinde yoğunlaştırılan arama çalışmaları sonunda, Yalçın'ın cansız bedeni, aracına 1 kilometre uzaklıktaki ormanlık alanda bulundu. Yaklaşık yarım metre karın altında bulunan Yalçın'ın, potasyum ve çeşitli ilaçlardan karışım yaptığı serumu damar yoluna bağlayıp intihar ettiği tespit YIL ÖNCE KAMP YAPTIĞI YERDE CANINA KIYDIYalçın'ın cansız bedeni, Cumhuriyet savcısının yaptığı incelemenin ardından otopsi için Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Mustafa Yalçın'ın intihar ettiği yerde, 4 yıl önce kamp yapıp hatıra fotoğrafı çektirdiği ortaya SAYFALIK MEKTUP BIRAKMIŞÖte yandan Mustafa Yalçın'ın otomobilinde, ailesi ile yakınlarına yazıp bıraktığı 6 sayfalık intihar mektubu bulundu. Habertürk'ün haberine göre Yalçın'ın mektubunda, "Ölümünden kimse kendini sorumlu tutmasın. Ben bu hayattan keyif almıyorum. Artık yaşamak istemiyorum" yazdığı öğrenildi. İşte araçta bulunan mektubun tam metni "Hayattan keyif alamıyorum. Daha önce de defalarca bu durumu yaşadım ama bu daha farklı. Gelecekten umudum kalmadı. Gelecekte bu hayattan keyif alacağımı sanmıyorum. Yaşamak için sürekli çabalıyorum, zorluklar içinde boğuşuyorum. Artık bu beni yoruyor. Mutlu olmak çok anlamsız geliyor. Artık çok yoruldum. Ne elde edersem, neye sahip olursam olayım sanki hiçbir şeyim yokmuş gibi hissediyorum. Yani sahip olduğum şeyler bana mutluluk vermiyor. Evrenin, doğanın nasıl çalıştığını ve neden şu an olduğu gibi olduğunu anlamaya yönelik okumalarım ve araştırmalarım en büyük keyif kaynağımdı. O konuları o kadar çok öğrendim ki amatör olarak öğrenebileceğim çok az şey kaldı. Uzun zamandır beynimi hazla dolduracak bir bilgi öğrenemedim. Genel görelilik ve kuantum fiziğinin matematiğini de öğrenmeyi çok isterdim. Hayat o kadar sıktı ki onları öğrenecek kadar bile sabredemiyorum yaşamaya."BU KADAR IZDIRABA DEĞMEZ"Bana hasta diyebilirsiniz. Keşke tedavi olsaydı da kendini öldürmeseydi diyebilirsiniz ama ben sağlıklı olduğumu düşünüyorum. Ben sadece aklımla hayatın azıcık getirdiği mutluluğu, tonla ızdırap ve meşakkate değmeyeceğini teraziye koyup tartıyorum. Kesinlikle değmiyor. Gün içerisinde o kadar oraya buraya koşturma, gerginlik, stres, endişe yaşıyoruz ki buna karşı çok az mutlu oluyoruz. Neden yaşamaya devam edeyim ki? Ölmek ve tüm bu ızdıraba son vermek çok makul değil mi? Ölüp, acı çekeceğim bütün sıkıntılara tek seferde son vermek çok cazip geliyor. Tabi ki ölmek makul olduğu için öldürmedim kendimi. Mutlu olabilsem etrafımdaki insanları üzmemek için bir şekilde yaşayamaya devam ederdim. Mutlu olamayıp, acı çektiğim için ve buna son vermek için hayatımı sonlandırdım."ZATEN KİMSE BENİ SEVMİYOR DA..." İntihar etmenin en yıkıcı tarafı, hayatta kalanlara verilen acı. Zaten kimse beni tanıyor ve sevmiyor da.. Çoktan ölürdüm şimdiye kadar. Beklemem kimseyi üzmek istememdir. Artık daha fazla bekleyemiyorum. İronik olan şu ki, insanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle birbirine hakaret edenler, birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi. Bu tip insanlarla muhatap olmak istemiyorum. Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun. "DÜNYAYA GELMEYİ BEN SEÇMEDİM"Çünkü seni de üzüyor. Ezip geçiyor. Neden bu insanlarla uğraşmak zorunda kalayım ki?Yaşamak bile zorunda değilken, bunlara maruz kalmak zorunda hiç değilim. Dünyaya gelmeyi ben seçmedim. Bu işin doğası gereği bana kimse soramadı zaten. İçine doğduğum dünyanın yaşayama değer olup olmadığını kendim tartabilirim ve kalıp kalmamaya kendim karar verebilirim. Yaşamak, eğitim ve sağlığın temel haklar olması gibi ölmek istemeyi de temel haklardan sayın ve saygı duyun. Ölmek istemek hastalık değil, günah değil bir tercihtir. Bazı insanları yaşamayı anlamsız bulabilirler. İsterseniz korkak deyin, tembel deyin, bencil deyin ne derseniz deyin. Hatta normal insanlar gibi yaşamadıkları için ölmek isteyen ama kendini öldüremeyen insanlar da var. Onlara acısız ölüm hizmeti sağlamak da devletin bir görevi olmalı. Ölüm klinikleri kurulmalı ve ölmek isteyenler buralara başvurmalı ve acısız bir şekilde ölmeli."GİTTİĞİM İÇİN BİRAZ KENDİMİ EZİK HİSSEDİYORUM"Keşke şunu da yapabilseydim dediğim çok şey kaldı aslında. O zaman neden erkenden terk ettin bu dünyayı diyebilirsiniz? Dedim ya katlanamaz oldum ve fazla uzatmamak gerektiğini düşündüm. Yapmak istediklerimden de vazgeçtim. Onları da istemez oldum. Snowflake fotoğraflarım asla mükemmelliğe ulaşmadı, mükemmel bir snowflake fotoğrafı çekmek isterdim. Kar tanesi fotoğrafçılığını da pek beceremedim. Harika bir kar tanesi fotoğrafçısı olmak isterdim. Tüm kuşların fotoğraflarını çekip kataloglamak gibi bir fikrim vardı. Belki de daha yüzde 10'unu bile başaramadım. En çok utanç duyduğum şeylerden biri de bir enstrüman çalamıyor olmak. Piyano çalamadım. Gittiğim için biraz kendimi ezik hissediyorum. Tüm bunların ötesinde bilim tarihi gezimi gerçekleştiremedim. En çok yarım kalan işim bu diyebilirim. Keşke sevdiğim bilim insanlarının mezarlarını ziyaret edebilseydim. Evrenin bu kadar anlamsız olduğunu anlamamızı sağladıkları için onlara teşekkür edebilseydim. Nasıl yapacaktım ki? Özgür müyüm sanki? Keşke gitmek istediğini söyleseydin diyenler olacaktır. Ben 2 hafta sonra öleceğim bana müsaade edin, kutsal haccımı yapıp geleyim deseydim muhtemelen beni psikiyatr kliniğine kapatırlardı ya da yine gitmeme müsaade edilmezdi. Ne kadar özgürüz ki? Yılda 10 gün deniz tatili yapabilmek için koca 1 yıl çalışmak zorundayız. Kimse istediği zaman istediği yere gidemiyor."ÖZGE'M, BENİ BAĞIŞLAMANI İSTİYORUM"Canım Özge'm… Öyle sebepsiz görünen gidişim için en çok senden özür diliyorum. Beni bağışlamanı istiyorum. Seni gerçekten çok seviyorum. Sana söz verdim kendimi öldürmeyeceğime ama sözümü tutamadım. Yaşamak o kadar zor ve anlamsız geliyor ki geçen her gün perişan oluyorum. Ölümümle ilgili kimseyi suçlayamazsın. Bu iş benimle ilgili ve hayata bakış açımla ilgili. Belki de beynimin kimyasıyla ilgili bilmiyorum. Seninle geçirdiğim vakitler o kadar keyifliydi ki her saniyesini aklımda tutuyorum. Ancak güzel vakit geçirmek, güzel yemekler yemek mutlu edemiyor beni. Sen de farkındaydın bende bir şeylerin normal olmadığını. Ben de canıma tak ettiği yerde yaşamayı bırakmayı seçtim, yok olmak istedim. Anlamı olmayan zor bir yarışı neden sürdüreyim ki? Sonunda zaten herkes ölecek. Ha erken ha geç herkes yok olacak. Ben de hiç var olmamış gibi yok olacağım. Gereksiz uzatmak boş. Tabii ki sen bunlara hiç katlanmayacaksın. Sana anlatamazdım zaten bunları. Geride kalanlara, en çok sana ve aileme, iş arkadaşlarıma acı çektireceğimin farkındayım. Sizlerden özür diliyorum. Birden aklıma estiği için ölmedim. Çok uzun düşündüm. Yaşayabilseydim gerçekten kimseye acı vermek istemezdim. Tabi ki benim bu kararıma saygı duymanızı istiyorum."SEN BENİ YILLARCA HAYATA BAĞLAYAN NEDEN OLDUN"Özgem.. Bunu özellikle belirtmeye gerek yoktu ama sana ölümümün nedeni olarak kendine bir pay biçersin biliyorum. Sen beni yıllarca hayata bağlayan neden oldun. Senin hastalığının başlamasıyla aynı gün denk gelmesi çok kötü oldu. Önce ertelemek istedim. Ancak daha fazla rol yapamadığımın farkına vardım. Yani ben ölmeye karar verdikten sonra zaten gezen ölü oldum. O yüzden bir, iki hafta erteleyemedim. Bu saydıklarım bugün tamamlandı ve harekete geçtim."BENİ SANA HATIRLATACAK EŞYA BIRAKMA"Özge'm… Eşyalarımdan kurtul. Beni uzun süre hatırlama olur mu? Ben unutulmak isterim. Beni sana hatırlatacak fotoğraf veya eşya bırakma. Eve gelirken kedinin suyunu ve mamasını verdim. Balıkları yemledim, çiçekleri suladım. Fotoğraflarımıza baktım. Gece çok az uyudum. Zaten yarın vakalara girmeyeceğim, sonsuz uykuya beni sevgilim! Çok güzel kütüphanem var. Çok değerli kitaplarım var. Onları bıraktığıma üzülüyorum. Daha kitap yazacaktım ama ömrüm yetmedi. Bütün kişisel eşyalarım Özge'nindir. O ne dilerse o şekilde yapılsın. İster aileme ve arkadaşlarıma hatıra olarak verir, isterse hepsini yakar."DÜNYADAKİ ÖNEMLİ MÜZELERİ GEZMEK İSTERDİM"Çadırım nerede mi? 5 yıl önce Bursa'ya geldiğimde Uludağ'da gece tek başıma kamp yaptığım bir yer vardı. Orayı çok sevmiştim ve haritama işaretlemiştim. Tekrar buraya geleceğim demiştim. Gidemedim ama bugüne kısmetmiş. Tezimi bitirmeyi ve yayın yapmayı çok isterdim. Projeyi çok sevdim ve çok emek verdim. Bitirebilseydim harika olacaktı. Almanya'dan sipariş ettiğim kimyasallar gelecek. Bir ara projemdeki sırada aşamayı yapıp öleyim diye ama ölüm beni öyle çekiyor ki 2 hafta daha bekleyemedim. Proje hocamı hayal kırıklığına uğrattığım için kendimden utanıyorum aslında. Öğrencilere eğlenceli bilim dersleri anlatmayı düşünüyordum. Çocukların eğleneceği bilim derslerini sınıf ortamında yapacaktım. Anlaşılması zor konuları kolay bir şekilde anlatmanın çok güzel yolları var. Hevesim kaçtı ama. Kendime anlatsan ne olacak ki diyorum. Dünyadaki önemli müzeleri gezmek isterdim. Bilimi anlatacağım bir Youtube kanalı da kurmak isterdim. Yapacağım şeyleri şu an düşündüğüm de yapacağım da ne olacak diyorum. 'Hayatı fazla uzattın Mustafa' diyorum kendime. Ben 30 yıllık hayatımda çok şey yaptım. Zaten hemen hemen her şeyi bilen adam olma hedefime kendimce ulaştım. Birçok konuda çok fazla okumalar yaptım ve kabaca her şeyi öğrendim. Daha fazla yaşayıp ne yapacağımı bilmiyorum. Artık okumalardan da keyif almaz oldum zaten."UZUN BİR TATİLE GİDECEKMİŞİM GİBİ HİSSEDİYORUM"Güzel bir veda yazısı yazabileceğimi düşünmüştüm ama ölüm anı yaklaşınca hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Tek söz etmeden de gidebilirdim ama ölümümün arkasından cinayet gibi şeyler düşünülmesin veya kimseden kuşkulanılmasın diye açıklama yazmaya karar verdim. Bu yüzden iştahsız iştahsız yazdım. Bu arada içimde korku yok. Hazırlığımı yaptım. Sanki uzun bir tatile gidecekmişim gibi hissediyorum. Bitkilerim 5 yıldır benimle birliktelerdi. Benden onlarda parçalar var...." Uludağ Üniversitesi İntihar Uludağ Bursa 3. Sayfa Güncel Haberler
Hiç kimsenin, samimi bir şekilde Allah’a geri dönmeden önce, buradan çıkmasını istemiyorum. Tıpkı Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem gibi. Eller havaya kardeşlerim hanginiz şu anda veya geçmişte, geçmiş hayatının bir zamanında; Allah’ın sizi sevmediğini veya sizden uzak olduğunu hissettiniz mi? Eller kalksın. Allah’tan çok uzak olduğunu düşünenler. Biliyorum ki hepimiz aynı şeyi hissetmişizdir. Hayatımızın farklı zamanlarında Allah’ın bizden uzak olduğunu sanmışızdır. Sanki bizi sevmiyormuş gibi.. Böyle durumda, Allah’ın rızasını nasıl kazanabiliriz? Ben size söyleyim. Duha suresinin tefsirini hiç okudun mu? Depresyona karşı en büyük ilaç, kendini iyi hissetmenin en güzel yolu, bu sureyi okumaktır. Çünkü pozitif düşünmek ve moral vermek için Kuran’daki en mükemmel suredir. Mealini size okuyayım mı? Daha önce duymadığınız şekilde? Duha suresi, Peygamber Efendimize sallallahu aleyhi vesellem 6 ay hiç bir vahyin inmediği bir zamandan sonra nazil olan bir suredir. 6 ay Allah’tan bir vahiy almamıştır. Cebrail aleyhisselam inmemiştir, rüya görmemiştir. Ben de bir zamanlar çok güzel rüyalar görürdüm ancak Mercy Mission faaliyetlerinden dolayı, yorgunluktan artık göremiyorum. Bazen namazlarım ve ibadetlerim, hayatıma güzel yön vermediğini ve Allah’tan uzaklaştığımı hissediyorum. Siz de böyle hissediyor musunuz? Kardeşlerim? Evet? Bazen beni etkilemiyor, Allah bana cevap vermiyor, bana konuşmuyor, artık güzel rüyalar göremiyorum? İçimde birşey hissetmiyorum, neler oluyor? Benzer bir şekilde, 6 ay Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem hiç vahiy almamıştı. Cebrail veya bir rüya halinde; 6 ay böyle devam etti. Peygamber kendi kendine, Allah onu sevmediğini düşünmeye başladı. Onu Peygamber olarak istemediğini düşünmüştü. Bu düşünceler aklını meşgul ediyordu. Doğru değil mi? Biz de “Allah beni sevmiyor. Hayatıma bak, Allah beni artık istemiyor”, diye düşünüyoruz. “Baksana durumuma, nasıl bir insanım ben!” “Allah benim dualarımı değersiz olarak görüyor” Bazen bu düşünceler aklımıza gelir. Peygamberimize de böyle oldu; bu sure nazil olduğu zamanlarda. Allah ne diyor? “Vedduha” “Andolsun kuşluk vaktine.” Depresyonda olan birisine ilk önce “Uyan, aydınlığa bak” demeliyiz. Herşey karamsar, karanlık değildir. “Vedduha” “Velleyli iza seca” “Ve sakinleştiği zaman geceye.” Sıkıntısı olan kişilerin ikinci problemi ise, gece ayakta dururlar. Sabaha doğru uyurlar, gece ayakta kalırlar. Herşey kötüdür. Uyuma kalkma alışkanlıkları yanlıştır. “Velleyli iza seca” Rahatlık veren geceye. “Ma veddea’ Rabbuke vema kala”. “Ey Muhammed Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.” Allah bizden nefret etmiyor. Allah senden nefret etmiyor Muhammed, ne de seni unuttu. Aynı şekilde, senden de nefret emiyor, ne de seni unuttu. “Ma veddea’ Rabbuke vema kala” “Ve lel ahiratu hayrul leke minel ula” “Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.” Geleceğin şu anki durumundan daha iyi olacaktır. “Ve lel ahiratu hayrul leke minel ula. Vela sevfe yu’tika Rabbuke feterda” “Rabbin sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.” Çok yakında Allah bize cenneti verecek inşaAllah ve bizi mutlu edecektir. Çok yakında bize zafer ve mutluluk verecektir. Çok yakında. Allah söz vermiştir ve yakında cennete gideceğiz inşaAllah. Çok yakında. Kendini kötü hisseden birisine böyle demek çok güzel değil mi? Sonra Allah bunlara inanması için sebepler veriyor. Ne diyor? “Elem yecidke yetimen fe eva” Umudunu kesmemesi için sebepler veriyor. “O seni yetim bulup da barındırmadı mı?” Kendine sor.. Sen bir zamanlar çok hasta değilmiydin? Çok ufak iken Allah seni korumadı mı? “Elem yecidke yetimen fe eva” “Ve ve cedeke daallan fe eva” “Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?” Daha önce biz yanlış yolda değilmiydik? Ben bir zamanlar namaz kılmazdım. Dinimi bilmezdim. Allah hidayet vermedi mi? Sen de böyle değilmiydin? “Ve vecede a’ilan fe aghna” “Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?” Kaç tanemiz Avustralya’ya geldiğimizde, hiç paramız yoktu? Kaç tanemizi de zenginleştirdi? Memlekette ailemiz hala yoksulken, bizi zengin yaptı? “Ve vecede a’ilan fe aghna” Mutlu olmamız için sebepler veriyor, Rasulullaha sallallahu aleyhi vesellem ve bize. Sık sık hatırlatıyor; neden umutlu olmamız gerektiğini; vaatlerinin gerçekleşeceğine inanmamız için. Depresyonda olan birisine, geçmişte olduğu gibi, Allah’ın yardımı yine gelecektir, diye hatırlatmak gerekir. Sonra Allah depresyona karşı ilaç tavsiye ediyor. Nedir o? Depresyonda olan birisi genellikle sadece kendi halini düşünebilir. Ancak bu depresyondan kurtulmak için en iyi yöntem, senden çok daha zor durumlarda olanları düşünmektir. “Fe emmel yetime fela tekher.” “Öyleyse sakın yetimi ezme.” “Ve emmesaile fela tenher.” “Dilenciyi de azarlama.”\NAllah yetimi ve dilenciyi ezme, azarlama diyor. Yetimleri unutma, onlara bakacak kimse yok. Senin annen baban var. Senin ailen var, gidecek bir evin var. Onların hiç birşeyi yok. “We emmes-sail” Dilenciler, onun yemeği yok, aç yatıyor. Allah sana yiyecek verdi. Hangimiz akşam aç yatıyor? SubhanAllah. Allah bize bu durum için çareyi sunuyor. Bizden daha kötü durumdakilere bakmamızı söylüyor. Son olarak da, “Ve emma bi ni’meti Rabbike fehaddis.” “Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat.” Allah’ın verdiği nimetleri hatırla. Elhamdulillah, gözler verdi. Elhamdulillah, eller verdi. Elhamdulillah, ağız verdi. Elhamdulillah, kalp verdi. Allah bizi sevmeseydi, bizi neden hayatta tutuyor? Allah bize sevmeseydi, bize neden rızık vermeye devam ediyor? Allah bizi sevmeseydi, biz neden bugün buradayız? İlim paylaşıp, hikmetimizi artırıp, Allah sevgisini pekiştiriyoruz. Müslüman kardeşlerim, bir daha kendinizi böyle hissettiğinizde, Duha suresini okuyun. Vallahi siz de Peygamberin Allah tarafından hissetiği sevgiyi siz de hissedeceksiniz. Allah subhanahu ve teala, nasıl ona mutluluk verdiyse, bize de verecektir, inşaAllah. Çok yakında Allah’ın vaadi gerçekleşecektir. Şeyh Tawfique Chowdhury
İstiklal Ramazan Allah’In Bir Kulunu Sevdiğinin 5 İşareti Var, Sizde Hangisi Var 07 Haz 2017 0004 Son Güncelleme 04 Ağu 2022 1547 Allah’ın Bir Kulunu Sevdiğinin 5 İşareti var, sizde hangisi var Allah’ın Kulunu Sevdiğinin 5 İşareti var. Bunların kaç tanesinin sizde olduğunu merak ediyorsunuzdur. Dünyanın en güzel şeyi Allah'ın bir kulunu sevmesi Kim istemez ki Allah'ın kendisini sevdiğini bilmeyi. Peki nasıl anlarız sevildiğimizi. İşte o işaretler; Allah bir kulunu severse, ona nasıl övgüler söylüyor biliyor musunuz! İstemez misiniz övgüleri; Öncelikle o övgüleri bahselim, övgüler 6 tane. Daha sonra sevdiğine dair 5 işaretin olduğunu açıklayalım. İşte o övgüler... 1İşittiği kulağı olurum Allah’ın sevmediği hiçbir şeyi dinlemez
allah beni sevmiyor gibi hissediyorum