Hiçbir şey eskisi gibi olmuyor! Koronanın kalpte yarattığı hasarı gösteren 6 korkunç örnek #Sağlık hbrlr1.com/bctllckckfka
Koronanın insanı nasıl hasta ettiği ortaya çıktı! Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19), insan hücrelerini etkili biçimde enfekte etmek için Neuropilin-1 adlı bir reseptörü kullanabildiği tespit edildi.
Karnınaşağı indiği nasıl anlaşılır? 349 göst. 20 Nisan 2020 Hamilelik Dönemi Genel kategorisinde Cansıncan (505 puan) sordu 21 Nisan 2020 tuba55 düzenledi.
X4i5gN0. Kırklareli'nde Covid-19'a yakalanıp 10 gün hastanede tedavi gören 40 yaşındaki aile hekimi Dr. Çalışkan, "Ağır bir öksürük kriziyle başlayan bir rahatsızlığım oldu. Sanki akciğerlerim ağzımdan çıkacak gibiydi." dedi Abone Ol Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesine bağlı Kırıkköy'de Aile Sağlığı Merkezinde görev yapan ve mayısta yeni tip koronavirüse Covid-19 yakalanan Dr. Pelin Aktan Çalışkan, hastalığı sürecinde yaşadıklarını AA muhabirine anlattı. Çalışkan, bu sürecin çok ağır geçtiğini söyledi. Hastalığı 10 günde yoğun tedavi sonucu yendiğini belirten Çalışkan, "Allah'a şükür, şanslı hastalardan biriyim çünkü yoğun bakıma girmedim." dedi. HERKES YAKALANABİLİR Çalışkan, bu hastalığa herkesin yakalanabileceğini vurgulayarak, şöyle devam etti "Ağır bir öksürük kriziyle başlayan bir rahatsızlığım oldu. Sanki akciğerlerim ağzımdan çıkacak gibiydi. Ne gece uykum vardı ne de gündüz doğru düzgün çalışabiliyordum. Hastaneye gittiğimde doktorum, 'Yatırıyoruz, koronavirüs olmuşsunuz doktor hanım.' dediğinde sanki başımdan kaynar sular boşaldı. 'Nasıl geçecek, hastanede yatış nasıl olacak, yoğun bakımlık olacak mıyım, ölecek miyim, ailemi bir daha görebilecek miyim?', bunların düşüncesiyle yaklaşık 10 günlük hastane sürecim oldu." Bir sağlık çalışanı olarak tüm tedbirleri almasına rağmen bu hastalığa yakalandığına işaret eden Çalışkan, "Ben hasta olmam, maskemi takıyorum, ellerimi yıkıyorum demekle olmuyor. Her dakika, her sanayi çok dikkat etmek gerekiyor çünkü riskli bir hastalık. 'Sağlıklıyım, gencim, sigara kullanmıyorum, ayakta atlatırım.' diye de bir şey yok. Sigara içmiyorum, gencim de kronik rahatsızlığım da yok, kapalı alanda çalışıyorum ve buna rağmen bu hastalığa yakalandıysam herkes yakalanabilir." ifadelerini kullandı. "ÇEVREMİZDEKİLERİN DE HAYATINI TEHLİKEYE ATIYORUZ" Çalışkan, salgının önüne geçilmesinde en önemli etkenin tedbirlere uyulması olduğunu vurgulayarak, "Kendi hayatımız bir yana, çevremizdekilerin hayatını tehlikeye atmamak için tedbirli olmak gerekiyor." diye konuştu. Herkesin maske takması, ellerini sık sık yıkaması ve sosyal mesafe kuralına uyması gerektiğine dikkati çeken Çalışkan, "Allah kimsenin başına vermesin, inşallah benim de başıma bir daha gelmesin. Çok basit önlemler alınması gerekirken almıyoruz. Kendi hayatımız bir yana çevremizdekilerin de hayatını tehlikeye atıyoruz." dedi. Çalışkan, bu hastalığın birçok çocuğu anne ve babasından kopardığını anlatarak, şunları kaydetti "Hastalığı atlatalı 1,5 ay oldu ama halen yorgunluk ve halsizlik yaşıyorum. Yoğun bakımdan çıkan hastaların halini düşünemiyorum bile. Allah herkese yardım etsin. Hastanede çok izole bir odada kaldım. Hastalıktan dolayı odadan dışarıya çıkamıyorsunuz. İki çocuğum var, çocuklarımla görüntülü konuşmaya çalıştım. Çocuklarım küçük olduğu için bana uzaktan baktılar. Onlarla konuşurken dirayetli olmaya çalıştım ama sonrasında hep ağladım." Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
Yeniasır TV Gündem Hangi belirtilerde 'Acil'e gitmeliyiz? Koronanın belirtileri nelerdir? Giriş Tarihi 1426 ABONE OL Çin'de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının Türkiye'de de görülmesinin ardından tedbirler artmaya devam ediyor. Dünya genelinde vaka sayısı 198 bini aşarken hayatını kaybedenlerin sayısı da 8 bine yaklaştı. Peki koronavirüsün belirtileri nelerdir? Hangi durumlarda hastaneye gitmek gerekiyor? Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Başar Cander, merak edilen soruları A Haber canlı yayınında yanıtladı.
Dünyayı sarsan koronavirüsün hızını kesmenin en etkili yolu evde kalmak, sosyal izolasyon sağlamak. Ancak evlerde geçirilen sürenin sağlığımızı olumsuz etkilememesi için hareketsizlikten kaçınmak da şart. Zira evde hareket kabiliyetinin azalması, gün içinde sürekli bilgisayar başında olmak ve ev içindeki aktiviteleri minimumda tutmak, kişide hali hazırda bulunan hastalıkları da tetikleyebiliyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zekai Tarım “Koronavirüs en çok akciğerleri etkiliyor, zatürre gelişmesine neden olarak hastalarda nefes darlığı oluşturuyor. Bu nedenle bu hastalığa yakalananların, tedavi olup iyileşenlerin veya sağlıklı olup evde izole olanların yapabileceği bazı solunum egzersizleri mevcut. Bu egzersizler akciğer kapasitesinin artmasına, solunum kaslarının güçlenmesine, oksijen satürasyonunun yükselmesine yardımcı oluyor” diyor. Dr. Zekai Tarım, akciğer kapasitesini geliştirmek için evde hemen herkesin yapabileceği basit egzersizleri ise şöyle anlatıyor DİYAFRAM EGZERSİZLERİ Dizleriniz bükülü olarak sırt üstü uzanın destek için dizinizin altına yastık koyabilirsiniz veya bir sandalyede otururken, bir elinizi göğüs kafesinin üstüne diğer elinizi de karnınızın üst kısmına koyun midenizin üstüne. Burnunuzdan sakince nefes alın ve bu esnada karnınızdaki elinizin yukarıya kalkması için karnınızı şişirin göğüs kafesinizdeki eliniz hareket etmemeli. Ardından burnunuzdan aldığınız havayı, ağzınızdan yavaş yavaş verin, nefesinizi verirken karın kaslarınızı kasarak, karnınızdaki elinizin aşağıya inmesini sağlayın. Bu hareket en önemli solunum kası olan diyaframı güçlendirir. Gün içinde bu nefes egzersizini 5-10 dakika süre ile üç ya da dört kez yaparsanız, nefesinizi daha kolay almanızı sağlayacaktır ve zaman içinde otomatik hale gelecektir. BÜZÜK DUDAK SENDROMU Bu egzersizde, oturur vaziyette burnunuzdan nefes alın, sonra dudaklarınızı olabildiğince büzerek ıslık çalar şekilde yavaşça nefesinizi verin. Böylece akciğer kapasitenizi artırıp, akciğerinizdeki havayı büyük ölçüde boşaltmış olursunuz. Bu egzersizi günde 2-3 kez 5 dakika uygulayabilirsiniz. YÜRÜYÜŞ Evde yürüyüş kapasitemizi 6 dakika yürüme testiyle belirleyebiliriz. Bu testte zaman tutarak ev içinde 6 dakika süresince kaç metre yürüdüğümüzü hesaplayabiliriz. Her hafta bu takibi yaparak kondisyonumuzu da takip edebiliriz. Yürüyüşün temposunda hafif, orta tercih edilmelidir. Bu tempo yürürken konuşmamızı engellemeyecek bir tempodur. İleri düzey kalp yetersizliği olan hastalarımızın bu tempoda yürüyüş yapmaları uygun olmayacaktır. Bu hastalarımız ise iki saatte bir ayağa kalkarak, ayakta durma sürelerini uzatmaları veya bir, iki dakikalık kısa yürüyüşler yapmaları yeterli olacaktır. YOGA VE PİLATES Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zekai Tarım “Yoga ve pilates gibi egzersizlerin diyaframı çalıştırarak akciğer kapasitesini arttırıcı, solunum kaslarını güçlendirici etkileri olduğu saptanmıştır. Yoga egzersizlerinin bir diğer faydası otonom sinir sistemindeki sempatik sinir sistemi etkilerini baskılamasıdır. Bu şekilde hem hava yolları kullanımı daha iyi hale gelir, hem de stresle mücadele güçlenerek bağışıklık sistemi güçlenir” diyor.
Koronavirüsün akciğerdeki ağır tahribatı, hastaların tomografi görüntülerine yansıdı - 1552 Güncelleme - 1553 Akciğerlerde tutuluma yol açarak, solunum yetmezliği, nefes darlığı ve zatürreye sebep olan koronavirüsün bu organa verdiği hasar, hastalığın yol açabileceği zararları gözler önüne serdi... Tüm dünyayı etkisi alan ve ölümlere sebep olan yeni tip koronavirüs Kovid-19 en çok akciğerleri etkiliyor. AA, Ankara Şehir Hastanesinde Kovid-19 tedavisi gören hastalara ait akciğer görüntülerine ulaştı. Görüntülerde, hastalığın ne kadar hızlı ilerlediği ve akciğerleri nasıl tuttuğu ortaya çıktı. Ankara Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ayşegül Karalezli yaptığı açıklamada, salgının son hızıyla devam ettiğini belirterek, "Mart, nisan, mayıs ayında gördüğümüzden daha şiddetli ve daha hızlı sanki, çember daha çok daraldı. Etrafımızda bize yakın insanların kovid pozitif ve akciğer tutulumu ile geldiğini görüyoruz" ifadesini kullandı. Koronavirüs testi pozitif çıkan birçok kişinin, akciğer tutulumuyla başvurduğunu anlatan Karalezli, şunları söyledi "Bu durum, hepimizi endişelendiriyor. Hastanelerin kapasitesi belli. Bu kapasitelerin üzerine çıkan bir hasta sayısı olursa ne yapacağımızı hepimizin düşünmesi lazım. İnsanların çok dikkatli olması gerekiyor. Korunmaya çok dikkat edilmeli. 'Maske, mesafe ve hijyen' diyoruz ama insanlar görüyoruz ki bunun çok farkında değiller. Önemsemiyorlar ama biz çok önemsiyoruz." "AKCİĞERE GİRİNCE ÇIKIŞI KOLAY OLMUYOR" Prof. Dr. Karalezli, koronavirüsün akciğerleri etkilediği durumda, nefes almanın çok zor olduğunun altını çizerek, halen hastaneye başvuranların da son derece ciddi akciğer tutulumlarının olduğuna vurgu yaptı. Normalde insanların oksijen seviyelerinin yüzde 98 olduğunu ifade eden Karalezli, koronavirüse yakalananlarda oksijen seviyenin yüzde 70'lere kadar düştüğünü belirtti. Bu durumdaki hastaların oksijen seviyelerini değişik makinalar ve yüksek akım oksijen cihazlarıyla düzeltmeye çalıştıklarını anlatan Karalezli, diğer zatürre durumlarında bu kadar ciddi oksijen düşüklüğü görülmediğine işaret etti. Prof. Dr. Karalezli, koronavirüsün çok farklı bilinmeyen yönü olduğuna dikkati çekerek, şu uyarıları yaptı "İnsanların çok dikkat etmesini istiyoruz. Akciğere girdi mi bunun çıkışı kolay olmuyor. Altta yatan hastalığı varsa biraz ileri yaştaysa çok riskli. Şu an bizim takip ettiğimiz hasta yaş aralığı 40-60 yaş arası. Gençlerde hastalığın seyri çok hızlı gidiyor. Koronavirüs tüm organları tutabiliyor. Akciğer tutulumu varsa tablo kaçınılmaz olarak ilerliyor. İnsanların son derece duyarlı olmasını istiyoruz. Bizler çok yorulduk. Kovid hastalarıyla uğraşıyoruz bakmamız gereken diğer hastalarımız da var. Onlar da sürekli randevu almaya çalışıyorlar." "KRİTİK VE ZORLU SÜREÇ HASTALARI BEKLİYOR" Prof. Dr. Karalezli, koronavirüs tedavisi gören hastalara ait akciğer görüntülerinden hastalığın yol açtığı tahribatı ve hastalar üzerindeki etkileri anlattı. Tedavisine rağmen nefes darlığı şikayetleri devam eden bir hastaya uygulanan akciğer görüntülemesinde hastanın her iki akciğerinin büyük bir bölümünü enfeksiyon kapladığını tespit ettiklerini ifade eden Karalezli, "Bu hastalığın sonunun ne olduğunu bilmiyoruz. Akciğer tutulumları, bu şekilde olduğu zaman hastaları oksijen tedavisi ile gönderiyoruz. Çok yeni bir hastalık olduğu için bu seyir nasıl olacak? Geriye dönüş var mı? Takiplerle öğrenebileceğimiz bir durum" dedi. Normal akciğer görüntüleri ile koronavirüs hastalarının akciğer görüntüleri arasında ciddi farklar bulunduğunu belirten Karalezli, şu bilgileri verdi "İnsanların aradaki farkları anlamaları için her iki akciğer görüntülerine de yer verdim. Görüntülerdeki beyazlıklar akciğerdeki tutulumu gösteren görüntüler ne yazık ki. Bu hastalar yoğun bakım hastaları. Filmler birbirine az çok benzeyen şekilde. Altta yatan hastalığı olanlarda ise daha kötü seyrediyor." Kliniğe yeni başvuran bir hastanın, 5 Ağustos'ta çekilen tomografi görüntülerindeki tipik koronavirüs görüntülerinin olduğunu ifade eden Karalezli, hastanın bir hafta içerisindeki tomografi görüntüsünde ciddi değişiklik olduğunu ve enfeksiyonun çok arttığını söyledi. Prof. Dr. Karalezli, kritik ve zorlu bir sürecin hastaları beklediğini belirterek, bu kişilerin tedavisi sırasında yaşadıklarını ise şöyle aktardı "Kritik ve zorlu bir süreç hastaları bekliyor. Sırt üstü yatmakta sıkıntı çekiyorlar, yüzü koyun yatırmak istiyoruz. Uzun süre yüzü koyun yattıkları zaman yüzlerinde yaralar oluşabilir. Bu hastalar yüzü koyun yattıklarında o rahata alıştıklarında tekrar sırt üstü yatmakta istemiyorlar. Nefes alamamak bu çok zor bir şey. Astım hastaları nefes açlığı ile gelirler. Tedavisini verirsiniz rahatlamış bir şekilde giderler ama bu hastalar öyle değil, sürekli nefes açlığı içindeler. Sürekli derin nefes alamamaktan şikayetçiler. Nefes darlığı çeken bazı hastaların çok ciddi vücut ağrıları da oluyor. Bazı hastalar da koku almama ikinci planda kalıyor."
16Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, Koronavirüs’ü farkında olmadan ya da hafif geçirenlerdeki belirtileri dünyada Koronavirüs’le mücadele devam ederken, ölü sayısındaki artış engellenemiyor. Öte yandan hastalığı farkında olmadan ya da hafif belirtilerle geçirenlerin sayısının da hayli fazla olduğu söyleniyor. Bu yüzden başta ABD olmak üzere birçok ülkede bağışıklık kazanan kişileri tespit etmek için hastalığı hafif atlatanlara yönelik testler geliştiriliyor. Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, bu konuda merak edilenleri şöyle hafif geçirip geçirmediğimizi nasıl anlarız? Böyle bir test yapılabiliyor mu? - Covid-19'u toplumda en yoğun 20-49 yaş grubu geçiriyor. Ancak bu grubun sadece yüzde 15-20'sinde hastaneye başvuracak şiddette belirtiler oluyor. Hastalığı hafif belirtiler veya tamamen belirtisiz geçirenlerde bir hafta sonra antikor çıkmaya başlıyor ve 2 hafta sonra tespit edilebiliyor. Belirtisiz geçirenler, evinde pozitif çıkan bir hasta olduğu zaman yapılan taramalarda tespit ediliyor. Bu hastalarda antikor gelişip bağışıklık geçirenlerde ne gibi belirtiler olur? - Bu kişilerdeki en önemli belirti halsizlik ve sırt ağrısı oluyor. Bununla birlikte daha az olmakla birlikte, öksürük ve üşüme, karın ağrısı ve ishal gibi şikayetler kişilerin organlarında da hasar kalır mı? - Hafif geçirenlerde hasar hemen hemen hiç bir kez atlatan tekrar geçirebilir mi? - Bu soruya yanıt olarak teorik bilgilerimize dayanarak, “evet geçirebilir” diyoruz. 31 Aralık 2019'dan 15 Nisan 2020 tarihine kadar dünyada görülen 2 milyona yakın vakayla ilgili bilgilere baktığımızda; hastaların iyileştikten sonra yüzde 30 kadarında antikor tespit edilmiş. Ancak bu antikorların düşük düzeyde olduğu görülüyor. Düşük düzey antikorun ne kadar virüsü yok edebilecek güce sahip olduğunu açıkçası bilmiyoruz. Dolayısıyla bir kez geçirebilen tekrar geçirebilir düşüncesiyle hareket edilmeli ve salgın pandemi sınırında devam ettiği sürece sosyal mesafeye çok dikkat edilerek, diğer korunma önlemlerine de sıkı sıkıya uyulmalı. Şu anki bilgilerimiz teorik ve bir 6 ay daha hastalığın izlenmesi gerekiyor.
koronanın akciğere indiği nasıl anlaşılır